Covid 19 pandemisi ile birlikte son zamanlarda iş dünyasında konuşulan ve sık sık duymaya başladığımız dijitalleşme kavramını ne kadar iyi tanıyoruz ­? Sanal fuarlar, dijitalleşme, online b2b gibi kavramlarını çok duymaya başlamışsınızdır. Malumunuz bu dönemde ekonomi dünyasında Zoom,  İnstagram gibi online platformlardan yayınlar ve toplantılar sık sık yapılıyor.  Bu yayınları titizlikle takip ediyorum dikkatimi çeken nokta ise korona virüs öncesi dijital pazar hiç yokmuş gibi alelacele Türk ihracatçılarına tavsiyeler yağmasıydı; hızlıca dijitalleşelim o da yetmez,  365 gün dijitalleşelim… Ne yapıyoruz yahu nereye yetişiyoruz? Yeni pazarlara bu şekilde hızlıca girilmeyeceğinin farkında mıyız? Sanal fuarın yasal olarak alt yapısı sağlanmamış bir oluşum olduğunun farkında mıyız? Biz bu dijitalleşmeyi çok yanlış anladık sanırım. Üretim ve pazarlamada dijitalleşme konusunda Türkiye’de son yıllarda zaten olumlu gelişmeler vardı hiç yokmuş gibi davranmak neden? Sağduyulu olmaya ve düşünmeye daha çok ihtiyacımızın olduğu bugünlerde değerli birlik ve oda başkanlarını daha fazla düşünmeye ve hassasiyete davet ediyorum.

Dünyadaki verilere baktığımızda 2019 yılında Tüm dünya ticaret hacmi 25 trilyon dolar olduğunu görüyoruz. Bu rakam içinde e-ticaret satışları 3.5 trilyon doları buldu. Yani küresel ticaretin toplam boyutu içerisindeki dünyada e-ticaret 2019 da %15’e dayandı diyebiliriz..Dünya’nın en büyük tedarik ve b2b sitesi Alibaba.com verilerini ele alalım; Dünya çapında 550 milyar dolarlık iş hacmine aracılık ediyor. Grubun B2B yani işletmeden işletmeye satış kanalı Alibaba.com, 200’den fazla bölge ve ülkede, 40’tan fazla kategoride, 2 milyondan fazla sanal mağazası bulunuyor. Alibaba 141 milyar dolar değerle Çin'in en değerli markaları arasında. Çok güçlü yatırımlar doğru reklamlarla bugüne gelmiş durumda,şimdi siz 2008’de kurulmuş değeri 141 milyarlık bir şirket ile rekabet edeceğiz hem de bunu iki ay gibi kısa sürede yapacağız diyorsanız orada durup düşünmemiz gerekiyor.Ek olarak Dünya’da 30.000 reel fuarın 5.000 binden fazlası Çin’de yapılıyor,yani hem dijitalleşen ülke hem de reel fuarları maksimum düzeyde tutarak tedarik konusunda dünyada lider konumda..

Türkiye’deki üreticilerimizin ve ihracatçılarımızın kafası karışmış durumda,bir yandan yıllardır büyümelerine,dış dünyaya açılmalarına olanak sağlamış fuarlar bir yanda acil koduyla konuşulan dijitalleşme ve sanal fuar..Sağduyuya ve düşünmeye ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde alınmış her acele karar Türk ekonomisine zarar verecektir Türkiye olarak bu konuda dijitalleşmeli ve bu pastadan pay almalıyız, fakat bu kadar kısa sürelerde bunu başarmanın oldukça zor olduğunu olduğunu düşünüyorum.. Örneğin Ayakkabı ,Mobilya, Ev Tekstili gibi sektörel  fuarlarda  üretilen yeni ürün modelleri kolayca kopyalanmasın diye stand tasarımları kapalı oluyor bu yeni ürünleri herkesin girebildiği sanal ortamda paylaşmayı hangi üreticiler  tercih ederler orası da şüpheli..

Değerli bir başkanımızın canlı yayın sohbetine denk geldiğimde  sanal fuarlara atfen şöyle diyordu‘’İnsanlığın fıtratını değiştirmediğiniz sürece fuarlar var olacaktır’’ .. İnsan beş duyu organıyla algılar,düşünür ve  karar verir,hadi gerçekçi olalım hiç görmeden değeri 600.000 TL olan bir ev alır mısınız? Gitmeden o yatırımı yapsanız bile mutlaka sizin için  güvendiğiniz birilerinin görmesini isteyeceksiniz değil mi? Online etkinliklerin konvansiyonel fuarlar için aracı bir görev üstleneceğini öngörüyorum daha ötesine gitmesi muhtemel bile değil…Türkiye’de değeri her geçen gün artan fuar endüstrisine bu tarz söylemlerle zarar vermeyi kimse görev edinmiş olamaz bu yüzden çağrımı yineliyorum üzerinde düşünmeye ve zamana ihtiyaç olan elzem bir konuda kısa vadede hızlı kararlar alıp Türk ekonomisine zarar vermeyelim..

Eyüp Şahin

Fuar Stand Tedarikçileri Derneği

Başkan Yardımcısı